Sakat Muhabbet'te Alper Tolga Akkuş, Körüz Biz Derneği’nin kurucularından hem kör, hem de sağır olan Murat Kefeli ile Aralık ayının son günü sahiplerini bulan 2024 Gostil Sağlamcılık Ödülleri üzerine konuşuyor.
Alper Tolga Akkuş: Merhaba, Apaçık Radyo'ya, Sakat Muhabbet’e, sağlamcı zihniyetin kör topal muhalifine hoş geldiniz. Ben Alper Tolga Akkuş. Bugün 8 Ocak 2025 Çarşamba. Bu haftaki programı destekleyen Ayben Tuğba, Oğuz Kağan, Doğukan Yazgı ile Ayşe Akkuş ve Can Aras Erdoğan'a teşekkür ederek başlamak istiyorum programa. Destekçi demişken de Sakat Muhabbet'te geçen hafta destekçileri söyleyememiştim. ve bir aylık sürede, bir buçuk aylık sürede destekçileri belirttim ama sonradan canlı yayınlarda fark ettim ki başkaları da varmış. Bunun da nedeni aslında Açık Radyo'nun bir ay kapalı kalması, Apaçık Radyo'nun internetten yayına başlaması ve yeni yılın gelmesi neticesinde listelerde bir gecikme oldu, bir iletişim problemi oldu. Bu nedenle hep atladık bu isimleri ama ben çok önem veriyorum bu isimleri belirtmeye. O yüzden bir dahaki haftaya o programın temasıyla alakalı olduğu için tüm bu eksik isimleri de belirtmek istiyorum. Bu da size Sakat Muhabbet sözü olsun.
Çok uzattım ben sözü, bu haftaki konuğumuza ve konumuza dönelim isterseniz. Kendisinden de özür dileyeyim, kusura bakmasın bu uzun giriş için. Bu hafta bir haber yapacağız aslında. 17 Temmuz 2024'te Körüz Biz Derneği'nden Meral Sözen'i konuk almıştım ve kendisiyle 1. Gostil Sağlamcılık Ödülleri'nin adaylık sürecini konuşmuştuk. O dönemde o süreçler yeni başlamıştı zaten, 2024’te sona erdi ve Gostil Ödülleri de sahiplerini buldu, çok güzel bir tören oldu. Ben de Meral Hanım'a bir daha yazdım ama bu sefer Meral Hanım değil, Körüz Biz’den başka bir kişiyi, Murat Kefeli'yi konuk ediyoruz. Kendisiyle hem Gostil Ödül Töreni'ni, hem de 2025 yılı için Gostil Ödülleri hakkında konuşacağız. Murat Bey, Sakat Muhabbet'e hoş geldiniz. Nasılsınız, iyi misiniz?
Murat Kefeli: Teşekkür ederim, iyiyim. Siz nasılsınız Alper Bey?
A.T.A.: Çok teşekkür ederim Murat Bey. Bu arada Murat diyeceğim sana. Zaten yazışmamız esnasında da anlaşmıştık. Sakat Muhabbet'te benim bir ilk sorum var, bunu hep soruyorum konuklarıma. Murat Kefeli kimdir, bugüne kadar neler yapmıştır ve bir sakatlığınız bulunuyorsa bunu da paylaşır mısınız?
M.K.: İsmimi zaten dinleyenlerle paylaştınız ilk olarak. Beni dinleyicilerinizle buluşturduğunuz için hem kendim adıma, hem de Körüz Biz ekibi adına teşekkür ediyorum. Ben hem körüm, hem de sağırım. Sağır olmadan önce radyoculuk, radyo programcılığı yapıyordum. Sağır olduktan sonra yazılım sektörüne yöneldim. Kör olduktan sonra ise kitap yazarlığına başladım. Son 11 yıldan bu yana yazılar üretiyorum, yazılar yazıyorum. Onun dışında Körüz Biz Derneği’nin etkinlikleri için çalışıyorum. İzniniz olur ise size ve dinleyicilere hatırlatmak için Körüz Biz hakkında kısa bir bilgi notu vermem mümkün mü?
A.T.A.: Elbette elbette.
Körüz Biz Derneği
M.K.: Körüz Biz, bundan yaklaşık 11 yıl önce internet tabanlı bir platform olarak kuruldu. Temel amacı, körlerin temel ihtiyaçları olan ipuçları betimleme ya da benzeri konularda içerikler üretmek. Sistemimizde birden fazla kategori altında çeşitli içerikler yayınlanıyor. Bunlar; ipuçları, market önerileri ve toplumsal kültürel gelişime katkıda sağlanmak için karikatür çizimleri gibi içerikler. Son zamanlarda da farklı alanlarda etkinlikler göstermeye başladık ve şu anda Körüz Biz Engelli Kültürünü ve Toplumsal Bilinci Geliştirme Derneği adı altında toplumsal katkı yapmak istiyoruz ve onun için çalışıyoruz. Ben ve arkadaşlarım da bu yönde ilerliyoruz.
A.T.A.: Şimdi dinleyenler hem kör, hem de sağır birisi ile nasıl konuşuyorsun Alper sen diye düşüneceklerdir muhtemelen. Bunun detayını biz seninle öncesinde konuştuk aslında, şimdi vermeyeceğiz ama şimdi verelim mi, nasıl yapalım?
M.K.: Eğer sizin için de uygunsa bu sorunun yanıtını programın sonunda söyleyelim. Böylece dinleyicilere de program sürecinde kör-sağır biriyle nasıl bir radyo söyleşisi yapılabilir sorusunu kendilerine sorarlar ve bu konuda kendilerince cevaplar verirler, biz de en sonunda açıklarız, sanırım daha eğlenceli olur.
A.T.A.: Elbette daha eğlenceli olur. Peki, şimdi sen konuşabiliyorsun, normalde sağırlar konuşamaz diye bir algı var. Bu algı doğru mu, yanlış mı?
M. K.: Tabii ki bu çok yaygın bir algı. Benim hakkımda çıkan yazılar ya da röportajlardan sonra da çoğu kişi bu şekilde düşünüyor. Ben doğuştan sağır değilim, üniversite yıllarında sağır oldum. Ondan sonra da kör oldum. Bu süreçten sonra olayların akışı da tabii ki insanların önyargılarının pekişmesiyle daha farklı yönlere gitti. Örneğin, Ekşi Sözlük’te benim hakkımda çıkan yazılarda dilsiz olduğumu düşünen insanlar da oluyor çünkü genelde yazılı yayınlar olduğu için kişiler konuşma yetisinde de sıkıntı olduğunu düşünüyorlar. Tabii ki konuşma olarak sorunlar yaşayan insanlar da var ama kör, sağır, dilsiz; bunlar biraz farklı kavramlar. Kör olmak, görmemek anlamına gelmiyor. Sağır olmak da duymamak anlamına gelmiyor. Sadece zihinsel yetilerin duyusal yetilere hükmetmesinin şekli, tarzı farklılaşıyor.
Açık Radyo Manifestosu ve ‘Sağırlara Program Yapmak’
A.T.A.: Bu arada Apaçık Radyo'da senin konuk olman çok değerli. Açık Radyo, 1994 yılında kurulduğunda Manifestosunda bir bölüm vardı, ben o bölümü paylaşmak istiyorum dinleyicilerle, sonra sözü sana vereceğim: ‘Radyo ne işe yarar? Zihin tiyatrosunu kurmaya. Zeki, duyarlı ve nazik insanları bir araya getirmeye. Yüz bin kişilik bir parti yapmaya,. Olabilecek en direk teması kurmaya. Sağırlara program yapmaya. Belli bir fikri ve kültürel yapısı olan insanların bir arada olacağı bir platform sağlamaya. Bu insanları demokratik, özgür ve kaliteli bir mecra çerçevesinde bir araya getirmeye. Sağduyuya dayanan bir odaklaşmaya,. Kısacası nefes alıp vermeye. Temiz hava solumaya.’ Şimdi sözü sana bırakıyorum. Açık Radyo'nun Manifestosunda böyle bir bölüm olması sana neyi düşündürüyor?
M.K.: Manifestonuzla ilgili olarak mı?
A.T.A.: Evet, sağırlara program yapma konusu var ya orada bir bölüm var. Sağırlara program yapma fikrine karşı ne dersin sen?
M.K.: Aslına bakarsanız sizinle bu radyo programı söyleşisine dair davetiniz çok hoş bir zamanda geldi çünkü çok kısa bir süre önce Körüz Biz ekibi TRT Radyo'dan bir program daveti aldı ancak programcı benim sağır olmam nedeniyle programın biraz zorlaşacağını düşündü. Onun bu düşüncesine dair herhangi bir cümle kurmak yerine programa başka bir arkadaşımız katıldı ama bu durumlarda insanların yapması gereken tavırların ne olduğu çok belli. O yüzden sizin ve radyonuzun yayına bakış açısını gayet uygun görüyorum.
Sağır birisiyle radyo programı yapma fikri bence çok hoş oluyor. Sizin davetiniz de tam bunun üstüne geldiği için gayet hoş bir durum ortaya çıktığını düşünüyorum. Bu nedenle Apaçık Radyo'nun yayına bakış açısının da gayet güzel olduğunu düşünüyorum.
A.T.A.: Çok çok sağol, ben de sevindim. Hem konuk olmana, bundan sonra da bir çok program ile bir araya geleceğiz diye düşünüyorum.
Müzik arasına geldik ve müzikte de ben genelde konuklarıma soruyorum ne çalalım diye ama bu hafta senden bir ricam olacak. Çok yakın zamanda benim de hemşerim olan Ferdi Tayfur vefat etti. Bu hafta müsaaden var ise şarkıyı ben seçebilir miyim, var mıdır senin müsaaden?
M.K.: Tabii sen seçebilirsin. Ben de radyo döneminden şarkılar biliyorum ama isimlerini de sen söyle. İstersen o cümleleri kurduktan sonra ben bir başsağlığı diyeyim, ondan sonra sen kafana göre bir şarkı seçersin olur mu?
A.T.A.: Çok sağol Murat bu müsaadeyi bana verdiğin için. Az önce de girişini de yapmıştım zaten; 2 Ocak Perşembe günü Türkiye'nin, Anadolu'nun en önemli müzik sanatçılarından, icracılarından birisini, Ferdi Tayfur'u kaybettik. Ben de ona bir şarkı açmak istedim, bunun için senin müsaadeni istedim, çok sağol bu müsaadeyi de verdiğin için. Benim tabi çok böyle dini itikatlarım kuvvetli değil, onu da belirteyim ama Ferdi Tayfur'un vefat ettiği gün 2 Ocak Perşembe günü üç ayların başlangıcı Regaib Kandili akşamı olduğu da belirtilmişti - bunu da ben dini itikatları kuvvetli dinleyicilerimiz adına bir daha söylemek istiyorum, Allah rahmet eylesin diyorum, toprağa bol olsun diyorum Ferdi Tayfur'un. Tabi hemşerim olarak emmim, dayım diye de belirteyim kendisini, bu açıdan da bir yakınlığım var kendisine. Ferdi Tayfur'dan çok bilinen bir eserini “Sabahçı Kahvesi”ni dinleyelim hep birlikte.
M.K.: Elbette, benim için de uygun. Ferdi Tayfur’un tüm sevenlerine ben de başsağlığı diliyorum.
A.T.A.:Sakat Muhabbet devam ediyor. İlk bölümde Körüz Biz Derneği çalışmalarını, Murat Bey'in hem kör, hem sağır olması ile ilgili kendi durumunu ve nasıl bizimle konuşarak iletişim kurduğunu konuştuk ki burada da her işitme engelli kişinin konuşmaktan da aciz olmadığını belirtti kendisi zaten ama olanlar da var tabii.
Şimdi Gostil Ödülleri’ni konuşacağız ama Gostil Ödül Töreni’ni konuşacağız aslında. Peki, Gostil ne demek? Gostil Sağlamcılık Ödülleri diye geçiyor tam adı. Bunu bu hafta konuşmuyoruz çünkü Temmuz programında bunu detaylı konuşmuştuk Meral Sözen ile. Şimdi o kısmı merak edenleri hemen Sakat Muhabbet’in içeriklerine, podcast platformlarına davet ediyorum, Apaçık Radyo'nun sitesinden de bakabilirsiniz. Apaçık Radyo sitesine ya da podcast platformlarına Meral Sözen, Gostil Sağlamcılık Ödülleri yazarsanız Sakat Mehmet ile birlikte onun da bilgisi orada var zaten. Ben Gostil 2024 Ödülleri’ni soruyorum şimdi Murat Bey'e, konumuza böyle geçelim isterseniz.
2024 Gostilleri: Fatih Portakal, The Economist, Engelli Öğrenci İstemeyenler
M.K.: 2024 yılında Gostil Sağlamcılık Ödülleri’ne yaklaşık 50 aday eklendi. Ödüllere aday eklemek herkese açık. Hem biz, hem de diğer engelli arkadaşlarımız ya da engellilere gönül veren kişiler Gostil Sağlamcılık Ödülleri’ne adaylarına ekliyorlar. Bu adaylar eklendikten sonra gerekli seçimler yapılıyor, puanlama yapılıyor ve yıl sonunda da bir derecelendirmeye gidiliyor.
2024 yılında üç ayrı kategoride ödüller verildi. Yaygın Gostil Ödülleri kategorisinde ilk sırada, ‘Okulda engelli öğrenci istemeyen yöneticiler’ adındaki aday kazandı. Bunun dışında aynı kategoride başka engelli gruplarına yönelik ayrımcı söylemlerin de yer aldığı adaylar da bulunuyordu. Yılın Gostil Ödülü adayında ise birinciliği The Economist dergisi aldı. İngiltere merkezli olan dergi, 2024 yılı içerisinde ABD başkanlığı seçimleriyle ilgili bir sayı yayınladı. Derginin kapağına yaşlıların kullandığı veya engellilerin kullandığı yürüteci koyarak ön tarafına da ABD forsunu yerleştirdi. Bu nedenle yapılan oylama sonucunda The Economist dergisi ilk sırada yer aldı. Yanlış hatırlamıyorsam, ikinci sırayı Sağlık Bakanlığı aldı. Sağlık Bakanlığı'nın ikinci sırada olmasının sebebi ise büyükşehirlerde bulunan kadın doğum hastanelerinde sağır veya dilsiz olan kişilere işitme diline dair bir tercüme bulundurmaması sebep olarak gösterildi. Üçüncü sırayı ise Milli Eğitim Bakanlığı aldı. Dördüncü sırada ünlü gazeteci Fatih Portakal var. Gazeteci Sağlamcılık Ödülleri’nin diğer kategorisi ise Jüri Özel Ödülü idi ve bu ödül de Erzincan'da yaşanan maden kazası sonrasında buna yönelik eleştiri yaparken ‘hangi gerizekalı buna izin verebilir, hangi gerizekalı böyle bir şey yapabilir?’ diyerek gerizekalı kelimesini hakaret ve aşağılama amaçlı kullanan Fatih Portakal aldı.
A.T.A.: Ben de ödül törenini izledim sosyal medyadan. Bu arada Gostil ne demek, ne anlama geliyor gibi sorular soruyordur dinleyiciler. O soru işaretlerinin cevabı da Meral Hanım'ın Temmuz ayında yayınladığımız Sakat Muhabbet'te var, onu ben tavsiye ediyorum dinleyicilere. Onu dinlerler ise Gostil hakkında bilgi alırlar. Bu arada Meral Hanım beni de davet etmişti ödül törenine, çok sağolsun ama İstanbul'da tören, ben Mersin'de olduğum için katılamamıştım. Şimdi 2025 yılına girdik Murat Bey. 2025 Gostilleri seçme ve değerlendirme sürecine dair neler söylemek istersiniz?
Gostil Sağlamcılık Ödülleri Seçici Kurulu
M.K.: Gostil Sağlamcılık Ödülleri’nin seçici kurulu farklı derneklerden oluşuyor. Engelsiz Erişim Derneği, Eğitimde Görme Engelliler Derneği, Engelli Kadın Derneği, Sosyal Kooperatif Derneği'nin bir üyesi ve aktivist olarak engellilik alanında çalışmalar yapan otistik bir arkadaşımız vardı jüride. Jüri ilk olarak ön eleme yaparak finalistleri belirledi. Finalistler belirlendikten sonra da belli kriterler doğrultusunda bir puanlama yaptı. Eğer sizin için de uygunsa bu kriterleri körlerin bilgisayar kullanırken faydalandığı ekran okuyucu uygulamasının seslerinden size dinleteyim. Böylece bizi dinleyen insanlar da bu tür teknolojilere biraz daha aşina olmuş olur, ne dersiniz?
A.T.A.: Uygundur, tabii ki memnuniyetle.
- Ekran Okuyucu Sesleri
- Yıldız altsız, etki alanının büyüklüğü, sağlamcılığı meşrulaştırıcı etkisi, somut zarar etkisi, mazur görülememezlik, yarattığı duygusal yıpranma payı bölü, psikolojik şiddet, sorgulatma bölü farkındalık potansiyeli.
M.K.: Biraz önce de dinlediğimiz gibi, jüri üyeleri bu kriterler üzerinden puanlama yaparak finalistler arasında seçim yaptı. Yılın Gostil Ödülü adaylarında özellikle birinci, ikinci ve üçüncü arasında çok az puan farkı vardı. Aslına bakarsanız bizim gönlümüzde hepsi Gostil. Çünkü hepsi sağlamcı ve kınanması gereken tavırlar, davranışlar sergileyen kurumlar, kişiler ya da başka benzer olgular.
Hem kör, hem de sağır bir konukla bir radyo programı nasıl yapılır?
A.T.A.: Çok sağ olun Murat Bey, bu hafta konuk olduğunuz için. Hem kör, hem de sağır bir konuğumuz vardı bu hafta, Murat Kefeli'ydi. Program başında ben sormuştum bu programı nasıl yaptığımızı nasıl açıklayalım diye. Murat Bey de en sonunda ona yer verelim demişti. Hem son sözlerinizi alayım Murat Bey, hem de biz bu kaydı nasıl yaptık, onun detayını verir misiniz bize?
M.K.: Burada dinleyenlere ilk olarak bir şey söylemek istiyorum; şu anda dinlemekte olduğunuz program muhtemelen Türkiye'deki radyo tarihinde ilk kez yapılan bir şey. Biz bu programı farklı iki kanaldan iletişim kurarak yaptık. Bir yandan programın kaydını yapan uygulamada Alper Bey'in söylediklerini kayıt altına alırken diğer tarafta başka bir iletişim aracından Alper Bey bana mesajları yolladı. Ben mesajları ekran okuyucu uygulamasıyla dinledim ve onlara daha sonra buradan yanıt verdim. Burada asıl önemli olan şey kişilerin nereye odaklandığı. Türkiye'de genellikle engellilerle yönelik olaylarda ve sorunlarda kişiler sorunlara odaklanıyor, sorunlara odaklanıldığında da çözüm ortaya çıkmıyor. Bu nedenle özellikle belirtmek istiyorum; eğer çözüm odaklı düşünülür ise illaki bir alternatif, bir sonuç ya da bir başka erişilebilirlik üretilebiliyor. Bu nedenle de bize ve diğer sakat insanlara tanımış olduğunuz fırsatlar için hem size, hem program ekibinize, hem de Apaçık Radyo ekibine çok çok teşekkür ediyorum. Dinleyicilerimize de sevgiler yolluyorum.
A.T.A.: Çok çok sağol Murat Bey. Murat diyorum, Murat Bey diyorum karıştı ama çok güzel oldu benim için de program. Evet, Murat çok sağol. Ben de istersen dinleyenlere kendi açımdan paylaşmak isterim bugün nasıl bağlantı kurduk, nasıl konuştuk, bu program nasıl yansıyor dinleyicilere diye. Tabii benim için de ilk oldu bu, bunu söylemem gerekiyor öncelikle. Bu program öncesinde yazıştık önce Murat ile. Murat Bey ile Murat karıştı zaten biliyorsunuz, başından beri öyle bir gitme gelme oldu bende. Zoom programından yapıyoruz biz programı, öncesinde kaydediyoruz ve ben kurgu yapıyorum ve kurgulu halini radyoya gönderiyorum. Zoom programından bağlandık ve Murat Bey'in de yanında bir kişi vardı, yayından önce bana demişti bir kişi olacağını, hatta Meral Hanım da bu bilgiyi vermişti bana. Biz yaptık program kaydını - gerçi Murat Bey de anlattı ama ben de kendi açımdan anlatmak istiyorum onun da müsaadesiyle tabii ki. Ben soruları soruyorum, Zoom üzerinden kayıt yapıyoruz ve ardından öyle anlaştık yazışarak Murat ile. Sorumu sordum bittiği anda da yüksek sesle ‘WhatsApp'a bakabilir misin?’ diyorum çünkü Murat, sonsuz yani dipsiz duymuyor yani - onun bir adı var, şu anda benim aklıma gelmedi ama hiç işitmesi yok diye bir durumu yok, çok az duyabiliyor benim fark ettiğim kadarıyla. ‘WhatsApp'a bak ‘ dediğim zaman onu duyabiliyor. Sonra ben sorduğum sorunun özet halini WhatsApp'tan kendisine yazıyorum. Sonra WhatsApp'tan ekran okuma programı kullanıyor kendisi ve o benim yazılı gönderdiğim şeyi ekran okuma programıyla okuyabiliyor. Ben de kayıt sırasında bunları duyabiliyordum bu arada, onu da söyleyeyim. İşte orada bekliyoruz çünkü bana demişti, dinleme anında bir es olacak diye. Ardından da soruyu cevaplıyor ve bittiği anda ben sorumu soruyorum. Bu şekilde yaptık programı, bilmiyorum size nasıl ulaştı ama benim için çok öğretici bir deneyim oldu.
Bugün Sakat Muhabbet'in 70. bölümü sizinle buluşuyor. 70. bölümde ilk defa işitme engeli bulunan bir konuğum oldu. Ben zaten uzun zamandan beri bununla ilgili bir konuğum olsun, bu konuya bir girişeyim istiyordum ve bunun da ilki oldu aslında. Hem Murat Bey'in kendisiyle, hem de başka işitme engelli arkadaşlarla size bu konuda seslenmek istiyorum. Oliver Sacks'ın da Sesleri Görmek/Sağırların Dünyasına Bir Yolculuk adlı kitabını okuyorum. Uzun zamandan beri takip ediyorum. İşitme engelliyle alakalı tarihçe, işaret dili, işaret dilini istemeyenler, işitme engelli bulunanların zihni olarak da engelli var sanılması gibi konulara değinen bir kitap Sesleri Görmek. Buradan da Oliver Sacks benim çok çok takdir ettiğim, çok sevdiğim bir yazardı, o da yıllar önce aramızdan ayrılmıştı, ona da bir selam göndermiş olayım. Şimdi tabi son hali dinliyor dinleyenler, ben şimdi bunu kurgulayacağım. Bayağı bir işim olacak ama çok sağol Murat.
Bu hafta konuğumuz Murat Kefeli’ydi Körüz Biz Derneği'nden. Hem kör, hem de sağır olduğunu ve üniversite yılları sırasında iki engele de sahip olduğunu belirtmişti Murat Bey. Bu hafta destekçilerimiz de özel isimlerdi benim için; Ayben Tuğba, Oğuz Kağan, Doğukan Yazgı, Ayşe Akkuş ve Can Aras Erdoğan ki bu kişiler kız kardeşlerim ve yeğenlerim aslında. Ben destek verdim onların adına ve isimlerini her sene söyletmeyi önemsiyorum kendi adıma. Onlara da bir selam, yeğenlerimi öpüyorum buradan, kardeşlerime de sarılıyorum buradan. Bir dahaki hafta görüşmek üzere diyorum ve son sözümüzü de ekliyorum; ‘Dünyanın bütün sakatları eğleşin’. Haftaya görüşmek üzere, hoşça kalın.